
Yerel kaynaklar, Şeyh Maksud ve Eşrefiyye mahallelerinde işgalini sürdüren PKK/YPG terör örgütünün, Halep’teki sivil yerleşimlere havan atışları gerçekleştirdiğini aktardı.
Terör örgütü, Halep kent merkezindeki Cemiliyye, Suryan ve Cisr Razı mahalleleri ile kırsaldaki Sabğa beldesini hedef aldı. Saldırılar sonucunda bazı evlerde yangın çıktı.
Halep Valiliğinden alınan bilgiye göre, saldırılarda 2 sivil hayatını kaybetti, 13 sivil yaralandı.
Aktarukab bilgilere göre saldırıların ardından bölge halkı, daha güvenli gördükleri alanlara doğru göç etmeye başladı.Suriye ordusunun, gelişmeler üzerine Halep’te PKK/YPG ile temas hatlarına tank sevk ettiği öğrenildi.

Çatışmaların ardından Halep kent merkezinde toplanan vatandaşlar, Suriye hükümetinden terör örgütü PKK/YPG’nin kentten çıkarılması talebiyle gösteri düzenledi.
Öte yandan terör örgütü PKK/YPG, akşam saatlerinde Halep ilinin Şeyhan ve Leramon bölgeleri yakınlarında Suriye askerlerinin bulunduğu noktaya da saldırı düzenledi.Saldırıda Suriye ordusundan bir asker ile iki sivil savunma personeli yaralandı.
SURİYE İÇİŞLERİ’NDEN AÇIKLAMA
Suriye İçişleri Bakanlığı tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiyye mahallelerinde bulunan YPG/PKK unsurları, önceden yapılan anlaşmalara rağmen Suriye ordusunun kontrol noktalarına ateş açtı.
Açıklamada “Bu olayda İç Güvenlik Kuvvetlerinden bir, ordudan bir kişi yaralandı. Ayrıca sivil savunma personeli ve siviller arasında da yaralılar var.” ifadeleri kullanıldı.

Suriye basınında yer alan haberlerde, SDG’li teröristlerin Eşrefiye Mahallesi’nden hareket ederek Şeyhan ve Lermun kavşakları yakınındaki iç güvenlik noktalarını hedef aldığı belirtilerek, saldırılar nedeniyle Gaziantep-Halep kara yolunun Lermun ve Şeyhan kavşağı yönündeki bölümünün trafiğe kapatıldığı aktarıldı.Yetkililer, bölge halkına evlerinden çıkmamaları çağrısında bulundu.
“DEVLETİMİZ ASLA TAVİZ VERMEYECEK”
Halep Valisi Azzam Gharib, SDG güçlerinin, Eşrefiye ve Şeyh Maksud’daki ortak kontrol noktalarından ani bir şekilde çekildiğini, ardından sivillerin, iç güvenlik güçlerinin, ordunun ve sivil savunmanın doğrudan hedef alındığı saldırıların başladığını ifade etti.
Gharib, bölge halkından çatışma bölgelerine ve şehir merkezine giden yollardan uzak durmaları çağrısında bulunarak, “Devlet, vatandaşların korunması ve güvenliği bozmaya yönelik her türlü girişimin engellenmesi konusunda asla taviz vermeyecektir” dedi.

SUVEYDA’DA GÜVENLİK GÜÇLERİ İLE YASA DIŞI SİLAHLI GRUPLAR ARASINDA ÇATIŞMA
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde güvenlik güçleri ile Dürzilerin bir kısmının lideri olan Hikmet el-Hecri ‘ye bağlı yasa dışı silahlı gruplar arasında çatışma çıktı.
Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, İsrail’in desteklediği Hikmet el-Hecri liderliğindeki silahlı Dürzi gruplar, Suveyda’nın batı kırsalındaki el Macdal, Rima Hazem, Valgha, el Mazra ve Atil bölgelerinde Suriye ordusuna ait noktalara saldırı düzenledi.Suriye ordusunun karşılık vermesi üzerine bölgede çatışmalar yaşandı.
Öte yandan, Hecri liderliğindeki gruplar Suvayda kırsalının batısındaki el Mazra beldesinde sivil yerleşimlerine de saldırı düzenledi.Saldırılara ilişkin henüz ölü ve yaralı bilgisi bulunmuyor.

SUVEYDA’DA SON DURUM
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde 13 Temmuz’da bedevi Arap aşiretleri ile Dürzi silahlı gruplar arasında çatışmalar yaşandı. Bölgeye sevk edilen Suriye güvenlik güçlerine Dürzi grupların saldırılarında onlarca asker öldü. Güvenlik güçleri ile yerel silahlı Dürzi gruplar arasındaki çatışmaların büyümesinin ardından taraflar arasında ateşkes sağlandı. Ateşkes kısa sürede bozulurken Dürzileri koruma bahanesiyle İsrail ordusu, Suriye güvenlik güçlerini hedef alan saldırılar düzenledi.
İsrail hava kuvvetleri, 16 Temmuz’da Suriye Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi, Genelkurmay Başkanlığı ve Savunma Bakanlığını vurdu. Suveyda’da aynı gün hükümet ile yerel gruplar arasında ateşkes yeniden sağlanırken, İsrail savaş uçakları Şam ve Dera’ya saldırılar gerçekleştirdi.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ve ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack 16 Eylül’de başkent Şam’daki Tişrin Sarayı’nda bir araya gelmiş, Suveyda’daki olaylar için ortak yol haritasında anlaşıldığını duyurmuştu.
Yol haritasında, “sivillere ve mallarına zarar verenlerin uluslararası sistemle tam koordinasyon içinde soruşturulup hesap vermesinin sağlanacağı, Suveyda’ya insani ve tıbbi yardımların kesintisiz ulaştırılacağı, zarar görenlere tazminat ödeneceği, köy ve kasabaların onarılacağı ve göç edenlerin dönüşünün kolaylaştırılacağı” ifade edilmişti.
PKK/YPG’NİN SALDIRILARI MÜNBİÇ’TE PROTESTO EDİLDİ
Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’nin Halep kent merkezindeki Şeyhmaksut ve Eşrefiyye mahallelerinde sivillere yönelik saldırılar düzenlemesi bölgede tepkiye neden oldu.
Münbiç kent merkezinde toplanan çok sayıda sivil, Halep’te sivilleri hedef alan saldırıları protesto etmek amacıyla kent meydanında bir araya geldi.
Göstericiler, terör örgütü PKK/YPG aleyhine sloganlar atarak Suriye hükümetinin operasyonlarına destek verdi.
Kent merkezinde çok sayıda araçtan oluşan konvoy da ilçe genelinde tur atarak korna çalıp tepkilerini dile getirdi.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN: SDG SURİYE’YE ENTEGRE OLMALI
Şam’ı ziyaret eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “SDG’nin (Şam yönetimiyle entegrasyon görüşmelerinde) çok fazla ilerleme kaydetmeye niyeti olmadığını görüyoruz, örgütün belli faaliyetlerini İsrail ile koordinasyon içinde yürütüyor olması, aslında Şam ile yürütülen görüşmelerde de şu anda büyük bir engel” ifadelerini kullandı.
Başta ikili ilişkiler olmak üzere çok geniş kapsamlı görüşme yaptıklarını dile getiren Fidan, bölgesel güvenlik ve Suriye’nin istikrarına yönelik tehditleri ele aldıklarını ifade etti. Fidan, Suriye’nin istikrarının Türkiye’nin istikrarı demek olduğuna dikkati çekerek, bunun Türkiye için fevkalade önemli bir konu olduğunu söyledi.
Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG ile ilgili konuyu da masaya yatırdıklarını belirten Fidan, “Maalesef, değerli meslektaşımın da ifade ettiği gibi, orada kendi izlenimleri, (SDG’nin) çok fazla ilerleme kaydetmeye niyeti olmadıklarını görüyoruz. Burada tabii bunun sebepleri üzerinde de konuştuk. Orada SDG’nin belli faaliyetlerini İsrail ile koordinasyon içerisinde götürüyor olması gerçeği, aslında Şam ile yürütülen görüşmelerde de şu anda büyük bir engel teşkil etmekte.” diye konuştu.
SURİYE’DE TERÖR SALDIRILARI
Halep’in doğusundaki Deyr Hafır’da 13 Aralık’ta terör örgütü PKK/YPG’nin sivillere saldırısında bir kişi hayatını kaybetmişti.
Aynı tarihte Humus’un Tedmur ilçesinde tek başına hareket ettiği belirtilen terör örgütü DEAŞ üyesinin düzenlediği pusuda, 2 ABD askeri ve 1 ABD vatandaşı ölmüş, 3 asker yaralanmıştı.
İdlib’in Maarratunnuman ilçesinde de 14 Aralık’ta DEAŞ tarafından düzenlenen saldırıda güvenlik güçlerinden 4 kişi hayatını kaybetmişti.
10 MART MUTABAKATINDA ZAMAN DOLUYOR
Anadolu Ajansı, bölge için kritik önem taşıyan 10 Mart mutabakatının süresinin dolmasına yaklaşıldığını ve bu süreçte SDG ve Şam’ı bekleyen senaryoları içeren bir analiz yayımladı.
Analize göre; Suriye hükümeti ile SDG arasındaki 8 maddelik mutabakat kağıt üzerinde kaldı. Peki, uygulama aşamasına geçilemeyen anlaşma, SDG için kalıcı bir çözümden ziyade askeri ve siyasi bir nefes alma taktiğine mi dönüştü?
İşte analizdeki çarpıcı tespitler: SDG’ye sunulan tüm uzlaşma tekliflerinden kaçınılmasının ardında yine İsrail var. Söz konusu mutabakat esas olarak SDG’nin işine yaradı. 10 Mart Mutabakatı’nı imzalayarak, Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından icra edilen “Özgürlük Şafağı” Operasyonu sırasında dağılan saflarını yeniden toparladı. Öte yandan SDG, Rakka kırsalı, Deyrizor şehri, Halep ve Humus doğu kırsalı gibi birçok bölgedeki Esed rejiminin militanlarını da saflarına katmış oldu. Ayrıca örgüt, Rakka ve Haseke kırsalında yer alan Şidadi bölgesinde tünel kazma faaliyetlerini hızlandırdı. Ayrıca Örgüt, hükümet karşıtı yapılanmalara destek vererek özellikle, Haseke konferansında dini, siyasi ve sivil oluşumlara öncülük etti. Bu durum Suriye sahasında azınlıklar ittifakı olarak yorumlandı. SDG bu süreçte İsrail’in Suriye’de oyuna girmesine de şahit oldu ve böylelikle İsrail’in azınlıklar planına dahil olma emareleri göstermeye başladı.
31 ARALIK SONRASI MUHTEMEL SENARYOLAR NELER?
Şam ile SDG arasında imzalanan 10 Mart Mutabakatı’nın süresinin sonuna yaklaşılmasıyla birlikte, Süveyda’da İsrail bağlantılı Hikmet el-Hicri’ye bağlı Ulusal Muhafızlar Militanları ile sahil bölgesindeki devrik rejim kalıntıları arasında gözlenen hareketlilik, Suriye’de devlet dışı silahlı milisler arasında bir ittifakın varlığına işaret etmektedir.
Diğer yandan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “İsrail’in Suriye’deki hareketliliği ile SDG’nin isteksizliği arasında bir ilişki, bir orantı var. Bunu artık söylemek gerekiyor. Bu YPG’nin tek başına aldığı bir karar değil,” şeklinde açıklamalarına yer veren analize göre İsrail, Suriye hükümetine karşı azınlıkları baskı kartı olarak kullanıyor.

Suriye güneyi ve sahil bölgesindeki tehlikeli hareketliliğin artması ve özellikle Alevi Yüksek İslam Konseyi Başkanı Şeyh Gazel Gazel’in sahil bölgesindeki Nusayrilere grev çağrıları, devrik Esed rejimi kalıntılarının Suriye hükümeti ile uzlaşma içinde olan Nusayrilere yönelik ölüm tehditleri, bu bölgelerde yeni bir silahlı ayaklanma hazırlığı içerisinde olduklarını göstermektedir.
Tüm bu senaryoları göz önünde bulundurduğumuzda, yıl sonunda Suriye hükümetinin SDG’ye karşı kapsamlı bir operasyon başlatması öngörülmese bile toprağından göç ettirilirmiş Cezire bölgesi Arap aşiret üyelerinin, mutabakatta verilen sürenin sona ermesiyle yeni bir ayaklanma başlatmaları ihtimaller dahilindedir. Bu durum içerisinde Suriye ordusunun kapsamlı bir operasyon yapması yerine, Deyrizor doğusunda 2023 yılında Agedat kabilesi lideri İbrahim el-Hifil önderliğinde başlatılan Aşiret ayaklanmasına benzer yeni bir aşiret ayaklanması çıkması pek uzak bir ihtimal değil. Suriye’de devlet çatısı altına girmek istemeyen tüm uzlaşı yollarını reddeden yapılanmaların varlığı devam ettiği müddetçe, Suriye’de mutabakatların başarıya ulaşması güç. Ademi-Merkeziyetçi ve özerklik gibi talepler hükümetten önce halk tarafından kabul görmüyor.